Nesne Sürekliliği, Nesne Devamlılığı

Nesne devamlılığı, nesnelerin duyu organları tarafından algılanmadığı durumlarda dahi, nesnenin halen var olduğu anlayışıdır. Çocukların bilişsel gelişimini temel alan psikolojik çalışmalarda incelenen kavram olarak karşımıza çıkan nesne devamlılığı, insanın gelişiminin hangi evresinde geliştiğine yönelik çeşitli açıklamalar vardır. Literatürde en bilindik çalışmayı Piaget yapmıştır.

Piaget, Bilişsel Gelişim Teorisinde sensorimotor aşamanın (duyusal motor gelişim dönemi) sonuna kadar geliştireceğini ifade etmiştir. Bu evre yaşamın 0-2 yaş aralığını kapsamaktadır. Öncelikle, birey kendisini diğer nesnelerden ve insanlardan ayırt etmektedir. Yaşamın bu döneminde diğer nesneler, bireyin kendi eylemleri aracılığı ile duyuşsal olarak algılanmaktadır. 2 yaşın sonuna doğru da nesne kalıcılığı kavramı edinilmiş ve basit zihinsel etkinlikler gösterilmeye başlanmış olur. Piaget’e göre nesne kalıcılığı bebeğin en önemli başarılarından birisidir.

Literatürde 0-2 yaş arasındaki döneme “Duyu Devinim” ismi de verilmektedir. Bebek dünyada olup biteni kavrayabilmek için motor yetenekleri ile duygularını kullanmaktadır. Refleksler ile başlayan bu dönem duyu devinim becerilerinin karmaşık koordinasyonu ile son bulur. Özetle, bebek nesnenin bir izinin kalmadığı durumda da nesnenin halen var olduğunu öğrenmektedir. Bu dönemde yaşantılar hatırlanır ve imgelenir.

Yaşamın bu dönemi Klein tarafından “depresif” dönem olarak adlandırılmıştır. Mahler ve arkadaşları tarafından yapılan bir çalışmada, ayrılma ve birleşme, nesne devamlılığına öncülük ettiği dönemdir. Ayrılma ve birleşme döneminde kendilik, nesne temsilleri, duygusal değerliği ve kişilik örgütlenmesi oluşmaktadır. Borderline kişilik örgütlenmesine sahip kişilerin oral saldırganlığa sahip oldukları, bu saldırganlığın yapısal bir yönünün olduğu ifade edilmektedir. Burada erken dönem ihtiyaçlarının duyarsız bakım verenler tarafından engellenmesi ile sahip oldukları ve bunun sonucunda da saldırganlık gösterildiği literatürde ifade edilmektedir.

Buna Göz Atın  Yalan: Çocuklarda Yalan Söylemenin Nedenleri

Klein’in görüşüne göre, borderline kişilik yapısındaki kişiler, oral aşamada saplanmış kişiler olup, diğerlerini iyi ve kötü olarak bölmektedirler. Borderline kişilik örgütlenmesine sahip kişilerde nesne devamlılığında var olan sorunlar neticesinde, ötekiler tarafından kabul edilmeye ve reddedilmeye karşı hassasiyet taşıdıkları görülmektedir. Mahler ve arkadaşlarının ortaya koyduğu görüşte ise borderline kişilik yapısına sahip kişilerin, ayrılma-birleşme dönemine saplanan kişiler olduğu ve kalıcı olarak orada olan ve kendisine bakım veren figürü içselleştirmeden önce kendi ve ötekini birbirinden ayıramamaktadır. Bakım verenin kaybolduğunda tekrardan oraya dönmeyeceğini düşünmektedir. Bu durum ileriki yaşamda terkedilmeye ve reddedilmeye karşı aşırı hassasiyetin oluşumuna zemin hazırlamaktadır.

  • Gündoğan, H. (2016). Nesne İlişkileri Kuramı Çerçevesinden Borderline (Sınır) Kişilik Örgütlenmesine Bakış: Vaka Örneği ile Psikoterapi Sürecinin Yorumlanması . AYNA Klinik Psikoloji Dergisi , 3 (2) , 1-16 . DOI: 10.31682/ayna.470674
Mersin Üniversitesi-Psikoloji Bölümü'nden 2020 yılında mezun oldum. Covid-19 döneminde yaygınlaşan "Online Terapi" yöntemi ile psikolojik danışma vermeye devam etmekteyim. Mersin Üniversitesi- Psikoloji Lisans 2016-2020 Çağ Üniversitesi- Psikoloji Yüksek Lisans 2021-2023 Çağ Üniversitesi- Hukuk Fakültesi 2021-2024
Yazı oluşturuldu 158

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön
Ads Blocker Image Powered by Code Help Pro

Reklam Engelleyici Algılandı!

Reklamları sevmediğinizi biliyoruz ancak sitemizin maliyetlerini reklamlar ile finanse ediyoruz. Lütfen reklamlara izin verin!