İçindekiler
Stres Nedir?
Stres sözcüğü ilk kez fizik biliminde tanımlanan bir kavram olarak karşımıza çıksa da farklı bilim dallarında farklı anlamlara gelecek şekilde kullanılmıştır. Psikoloji biliminde stres, sıkıntı veya zorluk anlamına gelen ortaçağ İngilizce’sinde “stress” ve “straisse” sözcüklerinden gelmektedir. Farklı bir görüşe göre de Latince’de “çekip germek” anlamına gelen “stringere” sözcüğünden gelmekedir. Steadman’s Medical Dictionary’e göre stres şöyle tanımlanmıştır; “Vücudun psikolojik dengesini bozan çeşitli anormal durumlara karşı, vücudun gösterdiği tepki”, “Dışarıdan uygulanan herhangi bir etkinin sonucunda vücudun gösterdiği direnç”, “Gerilim ve dengesizliğin ortaya çıkmasına sebebiyet veren fiziksel ya da psikolojik uyarıcı” olarak tanımlanmıştır. Selye ise, sonucunda bir memnuniyet verip vermemesine bakılmaksızın var olan her türlü isteme bedenin uyum sağlamak için gösterdiği tepki olarak ele almıştır.
Stresin Belirtileri
Stres, bir süreç içerisinde gelişen olguların tamamı olarak ele alınabilir. Literatürde stresin belirtileri ile ortaya konan görüşlerden birisi şu şekildedir; stres üç dönemli bir süreçtir. Alarm tepkisi, direnç dönemi ve tükenme dönemi olarak ele alınmaktadır.
Alarm tepkisi; otonom sinir sistemini faal duruma geçtiği dönemdir. Salgı bezleri uyarılır, bol miktarda adrenalin ve adrenalin etkisinde ortaya çıkan biyokimyasal maddeler kana pompalanır. Salgıların etkisi altında bir alarm durumu oluşur ve acil durumlar ile başa çıkılmaya vücutun kendini hazırlamaya çalıştığı söylenebilir. Stres veren uyarıcının hala var olduğu durumda direnç dönemine geçiş olur.
Direnç döneminde, organizma otonom sistemin faal durumunun ortadan kaldırıldığı, stresli ortama uyum sağlama üzerine gelişmiş dönem olarak ele alınır. Bu evrede, kandaki adrenalin ve adrenaline bağlı olan biyokimyasal maddeler düşer. Organizma normal durumdaymış gibi hareket etmeye çalışır. Gerçekte ise organizma normal durumda değildir ve yorulmaktadır. Yorgunluğun sonucu olarak da vücut içten içe direncini kaybetmektedir.
Tükenme döneminde vücut stresin baskısına dayanmakta güçlük çekmiştir ve artık bu baskıya dayanamamaktadır. Alarm dönemindeki bazı belirtilerin ortaya çıktığı, hastalıkların görüldüğü ve bu hastalıkların bir bölümünün de ölüme sebebiyet verdiği söylenebilir. Stres kaynağı olan olay, kişi için aşırı ciddiyet arz ediyorsa, organizma tükenme aşamasına geçer. Tükenme döneminde görülen bazı somatik belirtiler, kronik baş ağrıları, uyumakta güçlük, uyanmakta güçlük, kabus, aşırı alkol tüketimi, aşırı yeme, baş dönmesi, bulantı, göğüs ağrıları, sinirli hareketler, paniğe kapılma ve kalp çarpıntılarıdır.
Stres Faktörleri
Stres faktörlerini irdelerken, çevresel faktörlerden bahsetmemiz gerekir. Strese neden olan bir çok çevresel faktörün var olduğunu söyleyebiliriz. İnsanlar çoğu zaman içinde bulunduğu fiziksel çevreyi stres faktörü olarak algılamakta güçlük çekebilir ya da anlayamayabilirler. Bu faktörlere baktığımızda; orta yaş bunalımı, aile-arkadaş sorunları, tekdüzelik, ekonomik sorunlar, sosyal değişimler, teknolojik gelişmeler, ulaşım sorunlarıdır.
Öte yandan insanların stres kaynakları çoğu zaman mizaçları, huyları, yetenekleri ve karakterleri de olabilir. Stresin kaynağı bizzat bireyin kişiliğini oluşturan öğeler olabilir. Buradan hareketle şunu net bir şekilde söyleyebiliriz; İnsanları etkileyen olayların kendilerinden daha çok onlara verdikleri anlamdır. Kişinin çevresini nasıl algıladığı, çevresel değişimlere, ilişkilere gösterdiği tepkilerin tamamı kişilik ile alakalıdır. İnsanları A tipi ve B Tipi kişilik olarak sınıflandıran kimi araştırmacılar bulunmaktadır. McMichael, 1978 yılında yaptığı çalışmada, A tipi kişiliğe sahip kişilerin daha fazla stres yaşadıklarını söylemiştir.
İnsanlar arası ilişkilerin stres kaynağı olma yönünden ise şunları söyleyebiliriz; duygusal içerikten yoksun olan ikili ilişkilerde, derinlikli ilişkiler kurulması ve ilişkiden tatmin olmak imkansızdır. Günümüzde dijital yol ile kurulan iletişimde, özellikle mesajlaşma yolu ile, duygusal öğelerin aktarımı oldukça zordur. Hiyerarşik ve merkezi özellik gösteren toplum yapıları veya iş/okul ortamları da önemli bir stres kaynağı olarak karşımıza çıkmaktadır. Hiyerarşik yapılarda, iletişimde çeşitli engeller bulunmaktadır ve her engellenme durumu da aslında başlı başına bir stres kaynağı olarak ele alınabilir. Hiyerarşik kurulan ilişkilerde üst seviyede konumlanmış ya da konumlandırılmış kişileri memnun etme üzerine kurulu bir yapı vardır ve kişileri bu durum gerilim altına sokar.
Toplumsal hayatın ortaya çıkardığı stres faktörlerine değinecek olursak; toplum yapısında var olan değişimler birer stres kaynağı olarak ele alınabilir. Örneğin; az katlı evlerin hakim olduğu bir şehirde yaşayan kişinin, bir metropole taşınmasında olduğu gibi. Ya da geleneksel toplumdan çağdaş topluma dönüşme sürecinde yaşanan süreçler bireyler üzerinde zorlayıcı etkiler oluşturur. Konut tipi, iklim, aşırı kalabalık şehirler, yalıtılmışlık duygusu vb. Toplumsal hayatın getirdiği stres faktörlerinin etkileri kültürel ve coğrafi etmenler göre değişkenlik arz etmektedir.
Beş önemli değişim alanını irdelediğimiz zaman, kırsal yaşamdan kentsel yaşama geçiş, durağan yaşamdan hareketliliğe geçiş, kendine yeterlilikten tüketime geçiş, kapalı sistemden açık sisteme geçiş, bedensel aktiflikten hareketsiz bir yaşama geçiştir.
Stresin Birey Üzerindeki Sonuçları
Genel olarak, stres doğal düzeni bozan psikolojik bir durum olarak ele alınabilir. Stres, yaşam kalitesini düşüren bir olgu olarak da ele alınabilir. Stres, psikolojik, fizyolojik ve davranışsal bakımdan çeşitli etkilere sebebiyet verir.
Bazı hastalıkların oluşumunda stresin de önemli bir payının olduğunu gösteren çalışmalar vardır. Dolaşım sisteminde ortaya çıkan hastalıklar, kalp atışlarında düzensizlik, çarpıntı, göğüs ağrıları, hipertansiyon olarak görülmektedir. Solunum sisteminde ortaya çıkan aşırı soluk alıp verme ve bronşiyal astım, sindirim sisteminde ortaya çıkan hastalıklar, iştahın kesilmesi, aşırı yemek yeme, gastrit, ülser gibi hastalıklardır. Öte yandan üreme sisteminde, iç salgı bezi hastalıklarında, deri hastalıkları ve hareket sistemi hastalıklarında da stresin önemli bir yeri vardır.
Stresin psikolojik sonuçlarını değerlendirdiğimizde ise, endişe, depresyon, uykusuzluk ve psikolojik yorgunluğu ele alabiliriz. Ortaya çıkan psikolojik sonuçların, stres ile doğrudan ve dolaylı ilişkilerinin olduğunu da ele alabiliriz. Bir de psikolojik sonuçların yanında bazı somatik belirtiler de izlemektedir; yorgunluk, alerji, mide bulantısı.
Bireyler, stresli bir durum veya olayla karşılaştıklarında başvurdukları bazı davranışsal kalıplar vardır. Bunlar, sigara, alkol ile çeşitli uyarıcı madde kullanımları, aşırı yemek yeme, uyku düzensizliği gibi zararlı alışkanlıklardır.
Stres İle Başa Çıkma Yöntemleri
Genel olarak, bireysel yöntemlerden bahsedebiliriz. Stresi ortaya çıkaran her durumun da bireysel yöntemlerin yanı sıra kendisine özgü çözüm yöntemleri de vardır. Bireysel yöntemleri dört farklı yöntem ile ele alabiliriz.
Bedenle başa çıkma yolları; stres verici olaylar, kişinin bedeninde bazı huzursuz durumlara yol açmaktadır. Gevşeme teknikleri ve değişik beden egzersizlerri ile beslenme biçiminde değişim, stres ile başa çıkma yöntemleri olarak değerlendirilebilir.
Zihinsel başa çıkma yolları, stresin ortaya çıkardığı sonuçlar zihinsel performansı etkileyecek biçimdedir. Uyumsuzluğa ve gerilime sebebiyet veren faaliyetlerden uzaklaşmak, zihinsel düzenleme ve dönüşüm teknikleri bu grupta ele alınmaktadır.
Davranışla başa çıkma yolları, literatürde A tipi davranış biçimlerinin değiştirilmesi olarak ele alınmaktadır. A tipi davranış biçimleri; agresif, sabırsız, ikili ilişkilerde zayıf, mümkün olduğu kadar kısa sürede çok fazla işin üstesinden gelmeyi içerisinde barındırmaktadır.
İnançla başa çıkma yolları; insanların manevi alanda kendilerini geliştirmesi, içsel bir zenginlik kazandıran ve evrensel kurallara uygun etik ve normatif kaidelere uygun bir yaşam biçimi benimsemesi stresle başa çıkmakta faydalı olduğunu ortaya koyan yöntem olarak ele alınabilir.
Bir yandan da değişim, kabul etmek, boş vermek ve yaşam tarzını yönetmek olarak adımlandırılan DKBY modelinde ise şu yolların izlenmesi önerilmektedir. İlk adım, strese sokan ortam ve koşulların değiştirilmesine odaklanan “değiştir” adımıdır. Bu adımı, değiştirilmesi mümkün olmayan koşulların kabul edilmesine dayanan “kabul et” adımı takip eder. Üçüncü adım ise, gerçek dışı beklentiler, yaşam ile bağdaşmayan hayallerden kurtulmak üzerine odaklanan “boşver” adımıdır. Son adımda ise çeşitli egzersiz ve gevşeme yöntemlerini kullanarak stresin kaynaklarını ortadan kaldırmaya odaklanan “Yaşam tarzını yönet yaklaşımı” gelir.
Her ne kadar stres verici bazı olaylardan ve durumlardan kurtulmak mümkün olmasa da bunları kabul etmek, var olan olumsuz durumların etkilerini giderebilmek için farklı becerilerin geliştirilmesi, var olan becerilerin daha iyi hale getirilmesine odaklanmak olumlu sonuçlar doğurabilir. Günlük yaşam rutininde farklı aktiviteler, bireysel gelişime yönelik çeşitli çalışmalar ve çabalar stresin etkilerini azaltmak üzerine etkilidir. Stres çoğu zaman kurulan toksik ikili ilişkilerden, çözülmeyen ve çözülmedikçe karmaşıklaşan yaşam olaylarından kaynaklanmaktadır. Her ne kadar bazı durumların bir çözümle giderilmesi mümkün olmasa da farklı becerilerin gelişimi ile yıkıcı etkilerin azaltılabilmesi mümkündür. Spor, çeşitli kültürel faaliyetler, sigara, alkol ve çeşitli madde bağımlılıklarından kaçınmak olumlu sonuçlar elde edilmesine olanak sağlayacaktır.