Her insan hayatta kalmak için bir mücadele içindedir. Hayatın olağan akışı sırasında kimi zaman çeşitli aksaklıklar ortaya çıkar. Biz insanlar da yaşamımız boyunca ortaya çıkan krizleri aşabilmek için çeşitli reaksiyonlar veririz. Kaygı da bunlardan birisidir.
Kaygıyı tanımlayacak olursak; Kaygı (anksiyete) bir olay ve durum karşısında yoğun bir korku ve panik duyma halidir. Bu yoğun korku ve panik hali de yaşamımızı etkileyecek, yön verecek kimi olaylarla baş ederken yaşarız.
İnsanların hayatlarında mevcut olan bazı sorunlara karşı kaygılı hissedebilirler. Yani, Yaşam krizlerine karşı hayatta kalma mücadelesinin bir sonucu olarak kaygı ortaya çıkmaktadır. Kaygının ortaya çıkmasının ardından çeşitli hamleler yaparak ve stratejiler izleyerek, bize kaygı veren durumun ortadan kalkması için çaba gösteririz.
Kaygıyı tetikleyen faktör ortadan kalktığında korku ve panik hali son bulur. Bir örnekle açıklamak gerekirse, hayatınıza yön veren bir sınavın varlığı sizi kaygılanmaya sevk edebilir. Sınavın varlığı ve sonucu önemli bir belirleyici olacağı için yoğun korku ve panik durumu ortaya çıkar. Sınava hazırlanma süreci, sınavı denemeler yaparak prova etme hali hem süreç içerisindeki kaygıyı hem de sınav esnasında ortaya çıkacak potansiyel sorunları minimize etmeye alan açar. Sınavın tarihi yaklaştıkça kaygı düzeyinde artışlar da görülmesi doğaldır ancak sınava girdikten sonraki süreçte bu kaygınız yok olacaktır.
Örneğimizden devam edelim. Sınava hazırlık süreci boyunca belirli düzeydeki kaygı sizi sınava hazırlamaya teşvik edecektir. Az ya da hiç kaygı yaşamamanız sizi sınava daha az çalışmaya sevk edebilir. Aynı durum aşırı düzeydeki bir kaygının varlığında da görülür.
Kısaca optimum düzeydeki kaygı başarıya (sadece bu örnek üzerinden değil başka yaşam krizlerini çözmekte başarı sağlar) olumlu etki edecektir. Aşırı veya az düzeydeki kaygı ise başarısızlığa sevk edecektir.
