İlişkilerde Kıskançlık

Çoğu insana göre bir ilişkide aşkın kanıtı olarak gösterilen “kıskançlık”, ilişkilere uzun vadede zarar veren güvensizliği çağrıştıran en önemli sorunlardan birisidir. Türkiye toplumunda “kıskançlık” bir sevgi işareti olarak görülmüştür. Bu toplumsal algıdan dolayı karşılıklı güvene dayalı ikili ilişkiler kimi zaman zor dönemlerden geçmektedir.

İçindekiler

Kıskançlık Kavramı

Kıskankçlık, hayatın her alanında etkisini gösterebilen, insanların hayatında sıkça geçen bir kavram olarak önümüze çıkmatadır. Kıskançlığın temelinde sahip olduğunan bir şeyin ya da ikili ilişkide sevilen kişinin kaybedileceği ve başkaları tarafından ele alınacağı korkusu ile başlayarak endişe etme durumudur. Bu endişe gündelik hayatın pek çok noktasında kişinin sevdiği kişi üzerinde denetim kurmaya çalışmasına yol açabilmektedir.

Kıskançlık Neden Ortaya Çıkar?

İlişkilerde kıskançlık neden ortaya çıkar, sorusunun cevabı oldukça karmaşıktır. Kıskançlığın ortaya çıkmasında ilişkinin yapısı, bireysel ve toplumsal etkenler mevcuttur. Kıskançlık, her insanın az veya çok yaşadığı bir histir.

İlişkinin yapısı üzerine konuşacak olursak şunları söyleyebiliriz; İlişki içerisinde yaşanmış olaylar. İlişkinin başlangıcından bu yana ortaya çıkan sorunlar, sorunları çözmek için geliştirilen stratejiler kıskançlığın ortaya çıkmasında büyük etki yaratabilir. Bir ilişki içerisinde çıkan problemin kendisi kadar çözümünde de yaşanacak olaylar, izlenecek strateji ilişkideki güven olgusuna zarar vermektedir.

Buna Göz Atın  Depresyon İntihara Sürükler mi?

İlişkiler içerisinde yaşanacak sorunların tekrarlanması, bu sorunların şiddetinin artması güven olgusunu zaman içerisinde zedeleyecektir. Sorunun kaynağı olan taraf, ilerleyen zamanda aynı şartlar oluştuğunda, aynı davranışlar içerisinde ise ilişkide kıskançlık artabilmektedir. Artan kıskançlığın bir sonucu olarak da kontrol denetim mekanizmalarının oluşturulması ve ilişki içerisine yerleştirilmesi görülebilir.

Bireysel etkenleri inceleyecek olursak öncelikle kişinin yetersizlik duygusunu konuşmamız gerekir. Kişi “ben yetersizim” hissine kapıldığında, sevdiği kişinin onu bir gün terk edeceğine inanmaya başlayabilir. Terk edilmenin önüne geçmek için de çeşitli stratejiler ile sevdiği kişinin günlük yaşamında daha etkin olmaya ve kontrolcü tavırda olma eğilimi taşır.

Yetersizlik duygusunun yanı sıra kişinin yaşadığı psikolojik problemler, kaygıları da ilişkinin içerisinde belirli sorunları da beraberinde getirebileceği için çatışmalara zemin hazırlayabilir.

Bireysel etkenleri incelediğimizde bahsedebileceğimiz diğer husus da sağlıksız bağlanma biçimidir. İlişkinin başlangıcından bu yana süre gelen bağların sağlıksız olması, güvensizliğin artmaya başlaması ile birlikte tarafların birisi ya da her ikisi sevdiği kişiyi yalnızlaştırma politikasına gidebilir.

Toplumsal etkileri konuşacak olursak da toplumun kıskançlık duygusuna yüklediği anlama göre kıskançlık olgusu ilişkinin ana gündem maddeleri haline gelebilir. Kıskanmanın önemli bir sevgi işareti olarak algılayan toplumlarda kişilerin kıskançlık olgusunu ilişki içerisinde diri tutma eğiliminde olabileceği öngörülebilir.

Ads Blocker Image Powered by Code Help Pro

Reklam Engelleyici Algılandı!

Reklamları sevmediğinizi biliyoruz ancak sitemizin maliyetlerini reklamlar ile finanse ediyoruz. Lütfen reklamlara izin verin!

Scroll to Top