Gestalt terapinin ortaya koyduğu en önemli kavramlardan birisi olan bitirilmemiş işler, karşılaşılan birçok problemin altında yarım kalan işlerin olduğunu öne süren bir kavramdır. Gündelik yaşamda yapılması gereken bazı işlerin yolunda gitmediği olmaktadır. Bunlarda birtakım faktörler etkili olmaktadır. Sosyal normlar, toplumsal statüler, iletişim ve ilişki becerileri gibi faktörler, işleri tamamlamakta ya da yarım kalmasında etkili olabilmektedir.
Bitmemiş işler, tamamlanmayı beklerler. Şayet bitmemiş işler yeteri güce ulaştığında bireyde karmaşa, takıntılı davranışlar, agresiflik ve bireyin kendisini tüketmesi gibi istenmeyen sonuçlara yol açabilir. Bitirilmemiş işler hayatın birçok noktasına etki edebilmektedir. Romantik ilişkiler, aile ilişkileri, çekingen kişilik yapısına sahip olmanın getireceği sonuçlar vb durumlarda çeşitli örnekler verebiliriz.
Sevilen bir kişiyi aniden kaybetmek ağır bir sürecin yaşanmasını tetikleyebilir. Burada bitirilmemiş işlerle ilgili bir örnek verilebilir; babası ile kavga ettikten sonra, babasının bir trafik kazasında hayatını kaybettiğini öğrenen bireyin yaşayacağı durumu burada konuşabiliriz. Söylemek isteyip söyleyemeyeceği kelimeler, keşkeler, pişmanlıklar olacaktır. Bunlar için geçtir. Babasını kaybeden bir kişinin burada işleri bitirme olanağı artık bulunmamaktadır.
Romantik ilişkilerde de bitirilmemiş işlere rastlayabiliriz. Romantik ilişkinin bir tarafının sürekli alttan alması, her tartışmada olayın büyüyeceğini düşünerek kendi düşüncelerini gizlemesi, bastırması kişinin işleri yarım bıraktığını ve bitirmediğini gösterir. Belirli bir süre sonra pişmanlık duygusu, bunalma ve öfkeli davranışların ortaya çıkması muhtemeldir. Bunun yanı sıra kişinin yaşayacağı kimi sağlık sorunları da olumsuz sonuçlardır. Kimi durumlarda çözülmesi zor olmayan durumların bile bu pişmanlık, bunalma veya öfke duygusu nedeniyle ilişkiyi bitirmek istemesi de bitirilmemiş işlerin bir sonucu olabilir. Halbuki işlerini zamanında bitirebilmiş olsaydı, ilişki temelinden sarsılmayabilirdi.
Anne ve erkek çocuk arasındaki bir ilişkiye de örnek verebiliriz. Annesinin onu sevmediğini düşünen çocuk, onun gözüne girebilmek ve onun onayını alabilmek için elinden gelen her şeyi yapar. Ancak annesi tarafından beklediği ilgili davranışları göremediğinde yetersizlik duygusu pekişmeye başlar. İlerleyen yaşlarda annesinden alamadığı onayı özellikle romantik ilişkilerde aramaya çalışır ve burada her yol denenir. Onay almasında bir doyum yakalayamadığı için özellikle romantik ilişkilerde büyük problemler kişiyi beklemektedir. Annesi ile geçmişinde bitiremediği işleri ilişkilerinde majör bir rol oynamasının yanı sıra hayatına kadınlarla gerçek bir ilişki kuramaması sebebi ile yön vermiştir.
