İçindekiler
Ergenlik Dönemi
Ergenlik dönemi bireyin çocukluktan yetişkinliğe geçiş sürecinde, gerekli olan gelişimsel özellikleri edinmeye başladığı bir dönemdir. Aynı zamanda ergenlik dönemi “yetişkinliğe ilk adım” olarak da ele alınmaktadır. Bireyler bu dönemde çocukluk dönemine ait bazı özelliklerini sürdürmeye devam ederken yetişkinliğin gerektirdiği karakteristik özellikleri de kazanmaya başlarlar. Ergenlik dönemindeki bireyin dış görünüşü hızla değişmekte ve fizyolojik bazı değişimler yaşamaktadır.
Ergenlik dönemi genetik, sosyoekonomik şartlar ve iklim gibi faktörlerden etkilenir. Sıcak iklimlerde ergenlik dönemi daha erken yaşlarda başlarken, soğuk iklimlerde daha geç yaşlarda başlar. Ergenliğe giriş yaşı olarak net bir yaş verilemese de 9-12 yaş aralığı ergenliğe giriş yaşı olarak kabul edilir. Kızlar ergenlik dönemine erkeklerden daha erken girerler. Yaşamın bu dönemimde kızlar erkeklere göre fiziksel olarak daha erken gelişme gösterirler.
Fiziksel Değişimler
Ergenliğe giren bireylerin fiziksel özellikleri hızlı bir şekilde gelişme gösterir. Kızlarda göğüs gibi bazı bölgelerde gelişme gözlenir. Erkeklerde vücut ağırlığının artması, deride yağlanma, seste çatallaşma, sakalların çıkması gibi bazı değişimler gözlenmeye başlar. Her iki cinsiyetin de cinsiyete bağlı olan fizyolojik sisteminde gelişmeler görülmeye başlar. Erkeklerde ve kızlarda cinsiyete özgü hormonların salgılanması başlar.
Özgüven ve Ergenlik
Ergenlik dönemine giren bireylerin yaşadığı fizyolojik değişimlerin yanısıra çocukluk döneminde sahip olduğu bazı alışkanlıkların bırakılması ergenlerde korkuya sebep olabilmektedir. Ergenlik dönemi ile birlikte yaşanan fiziksel gelişme kızlarda utanma duygusuna sebep olurken, erkeklerde övünç kaynağına sebep olur. Bu yüzdendir ki, kızların daha erken ergenliğe girmesi özgüvenlerini zedelenebilecekken erkeklerde durum tam tersidir.
Ergenlik döneminde birey doğru-yanlışı analiz etme, düşünceleri anlamlandırabilme, diğer insanların perspektifinden bakabilme kabiliyetleri gelişir. Gelişen kabiliyetlerin sonucu olarak da ergen, devam eden yaşamda bir rol kazanmaya çalışır. Ergenlikle birlikte rol kazanma çabası içine giren birey, yaşama dönük sorumlulukları üstlenmek zorundadır. Sorumlulukları yerine getirmek zorunda olan birey çeşitli kabiliyetler ve bilgiler edinerek bu sorumluluklarla başa çıkmaya çalışır. Yeterli bilgi ve beceri düzeyine ulaşamayan bireylerde başarısızlıklar meydana gelir. Bunun bir sonucu olarak da özgüvensizlik pekişir.
Ergenlik döneminde yoğun düşünce ve duygulanma söz konusudur. Ergenin duyguları aniden değişebilir. Bu yüzden duygularında istikrarsızlık görülür. Düşünceleri ele aldığımızda da geleceğe yönelik hedefler, karşı cins ile ilgili düşünceler, yaşanılan bazı anıların üzerine düşünceleri görebilmekteyiz. Düşünce dünyasını ele aldığımızda, duygular kadar istikrarsızlık göremeyiz. Düşüncelerde yaşanan istikrarsızlıkların kaynağı olarak da duygulardaki ani ve hızlı değişimlerin düşünce dünyasına yansıtılmasını görebiliriz. Ergenlik döneminde yaşanan duygulanım ve düşüncelerin içinde bulunduğu çevre tarafından ele alınış biçimi özgüvenin gelişimi açısından önemlidir. Doğru iletişim yöntemleri ile kurulmayan her iletişim ergenlik döneminde özgüven gelişimini olumsuz yönde etkileyecektir. Ergenin iç dünyasını ve içinde bulunduğu şartları göz önünde bulundurmayan iletişim denemeleri, ergenin özgüvenine zarar verecektir.
Ergenlik döneminde yaşanan ani öfke patlamaları, zihinsel anlamda yorgun olma durumları, karşı cins ya da arkadaş çevresi ile yaşanan gerginlikler, ergenlik döneminin getirdiği değişimlere adapte olamama ergenlik döneminde yaşanan çoğu içsel ya da dışsal çatışmanın temelini oluşturur. Çatışmalara karşı çevrenin vereceği tepkiler, ergenle kurulan iletişim özgüven gelişimi açısından büyük önem arz etmektedir. Yargılayıcı olmayan tepkiler, konuşmaya ve iletişime açık davetler ergenin yaşamış olduğu içsel çatışmaların doğru yönetilebilmesine olanak verir. Kriz ve çatışma yönetiminin doğru yapılabilmesi ergenin kişilik gelişimini olumlu yönde etkiler, aynı zamanda da özgüvenini geliştirmeye olanak sağlar.
Madde kullanımı, olumsuz ortam koşulları, düşük sosyoekonomik düzey ve imkanlara ulaşımın zorluğu ergenin gelişimi açısından olumsuz sonuçlar yaratacağı gibi özgüvenini de olumsuz yönde etkiler. Olumsuz faktörler, ergenin kararlarını, duygularını etkilediği gibi arkadaş seçimini de etkiler. Olumsuz faktörlerin ergenin yaşamından olabildiğince elimine edilmesi ergenin sağlıklı gelişim imkanı bulabilmesi açısından önem arz etmektedir.
Bu yazının konusu, Burak Can Kara’nın tavsiyesi üzerine seçilmiştir.