Çekingen Kişilik Bozukluğu

Çekingen kişilik bozukluğu, kaygılı ve korkulu göstergelere sahip kişilik bozukluklarıyla birlikte sınıflandırılmakta olan bir kişilik bozukluğudur. Bu kategoride obsesif-kompülsif kişilik bozuklukları ile çekingen ve bağımlı kişilik bozuklukları bulunmaktadır. Çekingen kişilik bozukluğunun görülme sıklığı %2,5 civarındadır. Kadın ve erkeklerde eşit olarak görülmektedir. Öte yandan sosyal anksiyete bozukluğu tanısı almış kişilerde yaygınlığı yüksektir.

Çekingen kişilik bozukluğu olan bireyler, aşırı sosyal çekingenlik ve içe dönüklük göstererek yaşamları boyunca sınırlı sosyal ilişki kalıplarına ve sosyal etkileşimlere isteksizlik sergilerler. Eleştirilme ve onaylanmamaya karşı aşırı duyarlılık ve korkuları nedeniyle diğer insanları aramaktan kaçınırlar. Bununla birlikte, sevgiye ihtiyaç duyarlar ve genellikle yalnızlık ve sıkıntı hissederler.

Çekingen kişilik bozukluğu olan bireyler, diğer insanlarla iletişim kurmak isterler, ancak rahat bir şekilde ilişki kurma becerileri sınırlı olduğu için akut kaygı yaşarlar. Sosyal ortamlarda kendilerine karşı aşırı öz-bilinçlidirler ve kendilerini sık sık eleştirirler. Çekingen kişilik bozukluğu, depresyonla ilişkili olabileceği için bu durumun depresyonla sık sık ilişkilendirildiğini belirtmek önemlidir.

Gelişim nedenleri tam olarak anlaşılmamış olsa da, Çekingen Kişilik Bozukluğu’nun birden fazla etkileyici faktörü olduğu bilinmektedir. Genetik yatkınlık, erken travmatik duygusal deneyimler, ebeveyn davranışının gözlenmesi veya model alınması, beyin nörotransmitter sistemlerindeki düzensizlikler gibi etmenler rol oynayabilir.

Bebeklik ve çocukluk döneminde utangaçlık, başkalarından uzak durma, yabancılardan ve yeni durumlardan korkma gibi özellikler, Çekingen Kişilik Bozukluğu’nun yaygın bir öncülü olabilir. Ancak çoğu insan, yaşları ilerledikçe bu özellikleri aşar ve azalır. Bununla birlikte, Çekingen Kişilik Bozukluğu olan kişiler ergenlik ve genç yetişkinlik döneminde, sosyal ilişkilerin daha önemli hale geldiği bir dönemde giderek daha utangaç ve çekingen hale gelebilirler.

Klinik olarak, en belirgin özelliği reddedilmeye karşı aşırı duyarlılık ve içe kapanıklıktır. Bu kişiler, başkalarıyla ilişkilerinde sıcaklık ve güven arzusu içindedirler, ancak reddedilmekten korktukları için ilişkilerden kaçınma eğilimindedirler.

Konuşma durumunda tereddüt içinde olurlar ve özgüven eksikliği gösterirler. Kendilerini geri plana atma eğilimindedirler ve konuşma sırasında çekingen davranırlar. Topluluk önünde konuşma ve başkalarından yardım isteme gibi durumlardan çekindikleri için, reddedilme korkuları nedeniyle çekingenlik sergilerler.

Çekingen kişilik bozukluğuna sahip bireyler, genellikle karşılarındaki kişilerin hareketleri ve ifadelerine karşı tetikte olurlar. Bu kişilerin korkulu ve gergin halleri, başkaları tarafından alay konusu haline gelebilir, bu da çekingen kişilerin kendilerine olan şüphelerini doğrulayabilir.

Eleştiriye maruz kalmaları durumunda çekingen kişilik bozukluğuna sahip bireyler, kızgınlık ve ağlama tepkisi gösterecekleri endişesiyle büyük bir kaygı duyarlar. Genellikle utangaç, çekingen, yalnız ve izole olarak tanımlanan bireylerdir.

Sosyal ve mesleki işlevsellik açısından çekingen kişilik bozukluğunu irdelediğimizde, düşük özgüven ve reddedilmeye karşı aşırı duyarlılık çeşitli sorunlara yol açar. Bireylerin sosyal ilişkilerinde sınırlılığa sebep olan düşük özgüven ve reddedilmeye karşı duyarlılık, bireylerin sosyal yaşamdan izole olmasına etken olabilir. Kriz durumlarında ise, sosyal destek olanakları oldukça kısıtlıdır. Öte yandan çekingen kişilik bozukluğu hastaları, şefkat ve kabul arzularına dayanan ideal ilişki kurma hayallerine çoğu zaman sahiplerdir.

Buna Göz Atın  Depresyona Giden Süreç - Depresyonun Nedenleri

Çekingen kişilik bozukluğuyla ilişkili diğer bozukluklar arasında depresif ve bipolar bozukluklar, özellikle sosyal kaygı bozukluğu bulunabilir. Ayrıca, bağımlı kişilik bozukluğu da çekingen kişilik bozukluğuna sahip bireylerde sıklıkla görülebilir, çünkü bu kişiler diğer insanlarla olan ilişkilerinde bağımlılık ve bağlılık gösterebilirler.

Çekingen Kişilik Bozukluğunun Nedenleri

Çekingen kişilik bozukluğunun ortaya çıkmasında çeşitli faktörler etkilidir. Erken çocukluk döneminde, ebeveynler ve çocuğun iletişim kurabileceği çevre, çekingen kişilik yapısının oluşmasına neden olabilmektedir. Araştırma verileri, çekingen kişilik bozukluğuna sahip bireylerin ebeveynlerini şefkat eksikliği, yüksek reddedicilik, suçlayıcılık ve başarı karşısında cesaretlendirme eksikliğiyle ilişkilendirdiklerini ortaya koymuştur. Ayrıca, çekingen kişilik bozukluğu ihmal, istismar, aşırı koruyuculuk ve yetersiz bakım gibi olaylarla da ilişkilendirilmiştir.

Çekingen kişilik bozukluğu olan bireylerin bağlanma stilleri üzerinde yapılan araştırmalar, kaygılı-kaçıngan (korkulu) bağlanmanın bu bozuklukla ilişkili olduğunu ortaya koymuştur. Bu bağlanma stili, bireyin olumsuz bir kendilik algısı geliştirmesine ve yakın ilişkilerden kaçınma eğilimine sahip olmasına bağlanmıştır. Örneğin, bu kişiler kendilerini başkaları tarafından reddedileceği, eleştirileceği veya alay edileceği şeklinde değerlendirebilirler.

Bartholomew ve Horowitz’in bağlanma modeline göre, korkulu bağlanmaya sahip kişiler olumsuz şemalar oluşturma eğilimindedir. Bu şemalar, ilişkilerde güvensizlik, sürekli eleştirilmeye maruz kalma veya başarısızlık beklentisi gibi düşünceleri içerebilir. Öte yandan, çekingen kişilik bozukluğunda olumsuz değerlendirmeden korkma davranışının sıklıkla görüldüğü ve olumsuz değerlendirmeden korkma davranışının temel nedenlerinden birisinin de orta düzeyde kalıtsallık ile yordanabileceği düşünülmektedir. Örneğin, bir sosyal ortamda olumsuz bir yorum veya eleştiriyle karşılaşma ihtimali, bu kişilerde aşırı kaygıya ve rahatsızlığa neden olabilir. Ayrıca, içe dönüklük ve duygusal dengesizlik gibi kalıtsal olan kişilik özelliklerinin çekingen kişilik bozukluğunda yüksek oranda bulunabileceği belirtilmektedir. Örneğin, çekingen kişilik bozukluğuna sahip bireyler genellikle içe dönük, sessiz ve duygusal olarak dalgalanmalara eğilimli olabilirler.

Çekingen Kişilik Bozukluğunun Tedavisi

Bu kişilik bozukluğuyla ilgili olarak doğru bir tanı ve değerlendirme yapılması önemlidir. Tedavi genellikle terapi sürecini içerir ve kişinin sosyal becerilerini geliştirmek, özgüvenini artırmak ve sosyal kaygıyla başa çıkma stratejilerini öğrenmek üzerine odaklanır.

Çekingen kişilik bozukluğunun tedavisiyle ilgili sınırlı sayıda araştırma bulunmaktadır. İlaç dışı tedavilere odaklanılmıştır. Terapi sürecinde, çekingen kişilik bozukluğuna sahip bireyler, terapistin eleştiri getireceği korkusuyla iç düşüncelerini ifade etmekten kaçınabilirler. Terapinin en önemli hedeflerinden biri, hastanın tedaviye aktif katılımını kolaylaştıracak bir güven ilişkisinin kurulmasıdır. Bu güven ilişkisi olmadan hastaya yeterli fayda sağlamak zor olabilir. Çeşitli terapi yöntemlerinin çekingen kişilik bozukluğu tedavisinde etkili olduğu görülmüştür. Davranış terapileri, grup terapisi, aile terapisi gibi.

İlaç tedavisi, eşlik eden depresyon veya anksiyete gibi ek tanılara bağlı olarak uygulanır. Klinik ortamda, sosyal anksiyete bozukluğu ile benzer özellikler göstermesi nedeni ile, sosyal anksiyete bozukluğunda kullanılan ilaçların, çekingen kişilik bozukluğu tedavisinde kullanılması etkin sonuçlar elde edilmesine alan açmıştır. İlaç tedavisi, terapiyle birlikte kullanıldığında daha da değerli olabilir.

Ads Blocker Image Powered by Code Help Pro

Reklam Engelleyici Algılandı!

Reklamları sevmediğinizi biliyoruz ancak sitemizin maliyetlerini reklamlar ile finanse ediyoruz. Lütfen reklamlara izin verin!

Scroll to Top